24 Haziran 2023
2023 yılı cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim sonuçları ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partisi ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açısından başarısızlıkla sonuçlanmıştır. CHP, 2010 yılından itibaren, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında girdiği tüm genel seçimleri, yerel seçimleri ve referandumları kaybetmiştir. 5’i milletvekilliği seçimi, 3’ü cumhurbaşkanlığı seçimi, 2’si belediye seçimi, 2’si referandum seçimi olmak üzere, 13 yılda, toplam 12 seçim kaybedilmiştir.
CHP’nin oyu 2010 yılından beri %22-26 aralığında takılıp kalmıştır. Son seçimlerde CHP’nin oyu %25’tir. Bu oyun içinde, CHP dışında 4 ittifak partisinin oyu daha bulunmaktadır. Bu durumda CHP’nin, %22 olan bir önceki seçimdeki oyunu arttırmadığı anlaşılmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde, muhalefetteki 4 ittifakın ve 10’u aşkın partinin desteğiyle aldığı %48 oy oranı da, 2014 ve 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, muhalefet partilerinin adaylarının aldığı toplam oy oranına eşittir. Bu durumda muhalefetin Kılıçdaroğlu ile oyunu artırmadığı bir olgudur.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde birçok olumlu çalışma da yapılmış ve yoğun bir emek harcanmış olsa da, gerçekleşen büyük hatalar, kronikleşmiş seçim yenilgileriyle sonuçlanmıştır.
Bu seçim yenilgilerinin birçok farklı nedeni olmakla birlikte, temel nedenlerin arasında, parti içi demokrasi mekanizmasının işletilmemesi ve partinin kurumsal kimliğinden uzaklaşılması yer almaktadır.
Başta laiklik olmak üzere, Kurultay tarafından onaylanan Parti Programı’nda ve Parti Tüzüğü’nde yer alan ve aynı zamanda anayasa maddesi olan bazı temel ilkeler parti yönetimi tarafından bertaraf edilmiştir.
AKP hükümeti tarafından demokrasinin yıkılıp, onun yerine teokrasinin, yani din devletinin kurulduğu bir dönemde, dinin, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerine müdahale etmemesi gerektiği, etkin bir biçimde söyleme ve eyleme dönüşmemiştir; aksine, AKP’nin gölgesinde, din üzerinden, popülist ve taklitçi bir siyaset tarzı benimsenmiştir.
Cumhuriyetçilik ilkesinin, başka bir deyişle halkın egemenliğine dayalı yönetim biçiminin özündeki temellerden birisi olan laiklik yok sayılarak, cumhuriyetçilik ilkesine de zarar verilmiş, halkın egemenliği yerine, ruhban sınıfının, tarikatların, cemaatlerin egemenliğinin sağlanmasına göz yumulmuştur.
Halkçılık, devletçilik/kamuculuk, sosyal demokrasi ve demokratik solculuk ilkeleri söylemde kalmış, bu ilkelerle bağdaşan ekonomi politikaları, karma ekonomik model ve somut projeler yeterli bir biçimde geliştirilememiştir.
Ümmetçiliğin anti-tezi olan ve vatan/vatandaşlık bilincini aşılamak için geliştirilen, ırkçılık anlamına gelmeyen, milliyetçilik/ulusçuluk ilkesine yeterince vurgu yapılmamış; ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bütünlüğü konusundaki kaygılar giderilememiştir; özellikle dış politika sorunları ve emperyalizme karşı mücadele konusunda etkili bir açılım yapılamamıştır.
Devrimcilik ilkesi görmezden gelinmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1920’lerde ve 1930’larda gerçekleştirdiği aydınlanma devrimlerine sahip çıkılmadığı gibi, 21. yüzyılın siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel koşulları ve sorunları dikkate alınarak, yeni devrimlere yönelik açılımlar da yapılmamıştır.
CHP’de, genel başkan dahil, her CHP üyesi, partinin programında ve tüzüğünde yer alan bu temel ilkelere uymakla yükümlüdür. Cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik, devrimcilik, sosyal demokrasi ve demokratik solculuk ilkelerine bir bütün olarak uymayan kişiler, parti tüzüğüne göre, parti üyesi olamayacakları gibi, genel başkan adayı da olamazlar; olmamalıdırlar.
CHP’de parti içi demokrasi süreci ne yazık ki yıllarca işletilmemiş; siyasi ve stratejik kararlar oligarşik bir grup tarafından alınmış; partinin organları, mahalle, ilçe, il örgütleri ve üyeleri büyük ölçüde devre dışı bırakılmış; milletvekili adayları önseçimle belirlenmemiş; milletvekilliği listeleri hazırlanırken, ittifak içindeki sağ siyasi partilere orantısız ölçüde tavizler verilmiş; örgüt seçim için motive edilememiştir.
CHP’de parti içi demokrasinin sağlanabilmesi için; sınırlı bir genel merkez kontenjanı hariç, milletvekillerinin ve adayların önseçimle belirlenmesi; parti içi eğitimin etkinleştirilmesi, partinin ilkeleriyle uyumlu sağlıklı bir üye yapılandırmasının sağlanması; kongrelerde ve kurultayda, blok listeyle seçime gidilmesinin zorlaştırılması, çarşaf listeyle seçime gidilmesinin kolaylaştırılması; delegelerin tercihini seçimden önce açığa çıkartması nedeniyle, gizli oy açık tasnif ilkesine aykırılık oluşturabilen, kongrelerde ve kurultayda birden fazla aday için imza verilmemesi uygulamasına son verilmesi; partinin yetkili organlarının çalıştırılması; Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin Parti Meclisi’nden atamayla değil, seçimle göreve gelmeleri; Kurultay iradesine, Parti Programı’nda ve Parti Tüzüğü’nde yer alan temel ilkelere uygun politikaların ve stratejilerin geliştirilmesi; kongre ve kurultay süreçlerinde adaylar belirlenirken, genel merkez ve belediye tarafından uygulanan baskı ve dayatmaların son bulması gerekmektedir.
Bu çerçevede, mevcut tüzükte var olan bazı hakların kullanılmasının sağlanması gerektiği gibi, tüzükte yer alan anti-demokratik maddeler kaldırılmalı, kurultayda bu tüzük maddeleri değişmelidir.
3-30 Temmuz 2023 tarihlerinde gerçekleşecek olan ve tüm parti üyelerinin oy kullanma hakkına sahip olduğu ve ilçe kongrelerinde oy kullanacak olan delegelerin seçileceği mahalle kongrelerine, partinin kurumsal kimliğine ve ilkelerine sahip çıkan herkes katılmalı, partinin kurumsal kimliğini ve ilkelerini benimseyen üyeler bu kongrelerde aday olmalı, bu doğrultuda listeler çıkartılmalıdır.
5 Ağustos-10 Eylül 2023 tarihlerinde gerçekleşecek ilçe kongrelerinde ve 16 Eylül-15 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleşecek il kongrelerinde de, partinin kurumsal kimliğine ve ilkelerine sahip çıkan üyeler, ilçe ve il başkanlığına, ilçe ve il yönetim ve disiplin kurulu üyeliğine, il delegeliğine ve kurultay delegeliğine aday olmalıdırlar.
Karşı devrimci teokratik ve monarşik bir hareketin iktidar olduğu bir ortamda, Türkiye’nin kurucu partisi ve ana muhalefet partisi olan CHP’nin kaybedilmesi, Türkiye’nin de kaybedilmesi anlamına gelmektedir!
CHP’de devrim gerçekleşmeden, Türkiye’de devrimin gerçekleşmesi olanaklı değildir!
Tüm CHP üyelerine, CHP’ye ve Türkiye’ye sahip çıkma çağrısında bulunuyoruz!
Kampanyayı imzalamak için: